Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen “Etik Eğitimi ve Etik Eğiticisi Yetiştirilmesi İşbirliği Protokolü İmza Töreni”nde yaptığı konuşmada, söz konusu protokolden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının başında tüm kamu görevlilerinin Etik Günü’nü ve Etik Haftası’nı tebrik eden Erdoğan, “Ülkemizde ve yurt dışında vatandaşlarımıza fedakarca hizmet eden kamu çalışanlarımızın tamamına şahsım ve milletim adına teşekkür ediyor, her birine vazifelerinde üstün başarılar diliyorum. Etik Haftası boyunca yapılacak çalışmaların, düzenlenecek etkinliklerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.” dedi.
İki güzide kurum arasında imzalanan iş birliği protokolünü “fevkalade anlamlı ve isabetli” bulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim ve farkındalık faaliyetlerinin düzenlenmesiyle nitelikli eğiticilerin yetiştirilmesini öngören bu protokol, kamuda etik bilincin yaygınlaştırılması noktasında önemli bir rol üstlenecektir. Protokolün her iki kurumumuz için de hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyor, Kurul Başkanımıza ve Aile Bakanımıza bir kez daha şükranlarımı iletiyorum.” diye konuştu.
“Kamu Görevlileri Etik Kurulu etkin ve başarılı çalışmalar icra ediyor”
Erdoğan, 2004 yılında kamu hizmetlerinin kalitesini artırmak ve etik değerleri güçlendirmek amacıyla ihdas edilen Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun son dönemde “hakikaten etkin ve başarılı çalışmalar” icra ettiğini belirtti.
Değerlerin, ilkelerin, kural ve standartların tam anlamıyla benimsenmesi ve tatbik edilmesi için çeşitli faaliyetler düzenlendiğini kaydeden Erdoğan, “Bunları kamu hizmetlerinde etkinlik, verimlilik ve şeffaflık bakımından çok değerli gördüğümün bilinmesini isterim. Kurul bünyesinde bugüne kadar başarılı görevler icra eden tüm üyelerimize aynı şekilde şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
“Devlet tecrübemiz 2 bin yılı aşan köklü bir geçmişe sahiptir”
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneği olan bir devlet olduğunu ve devlet tecrübesinin 2000 yılı aşan köklü bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu geçmişin tetkik edildiğinde iki temel gerçekliğin öne çıktığını ifade etti.
İlk gerçekliğin “atalarımızın çok güçlü bir kurucu iradeye ve bağımsızlık ruhuna sahip olduğu” olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
Öyle ki, tarihimizin en ümitsiz anlarında bile ecdadımız yüzyıllarca hüküm sürecek yeni devletler kurmayı başarmışlardır. ‘Devleti ebed müddet’ ifadesinde vücut bulan süreklilik ilkesinde şekillenen bu gelenek, milletimizin teşkilatlanma ve yeniden toparlanma hususunda ne denli mahir olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
İkinci hakikatin ise devlet ve idare anlayışındaki “insanı merkeze alan yaklaşım” olduğunu belirten Erdoğan, “‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesi, ‘Halka hizmet Hakk’a hizmettir’ düsturu asırlardır yönetim anlayışımıza istikamet çizmiştir.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
Tabii burada şunu da mutlaka vurgulamamız gerekiyor. Tarihimizin semalarında göndere çektiğimiz tüm bayraklar iyiliğin, adaletin, refahın, huzurun, erdem ve inancın yeryüzündeki sembolleri olmuştur. Geleneği, örfü, töreyi, ahlakı maziden alıp atiye nakleden ruh işte bu milli bünyede, bu milli şuurda mahfuzdur. Bugün etik olarak nitelendirdiğimiz tüm vasıflar milli seciyemizde yine bu kavramlarla tebellür etmiştir. Devlet yönetimi ve kamu hizmetindeki istikrarın sağlanmasında bilgi, ahlak, ehliyet ve liyakate verilen önem hiç şüphesiz büyük rol oynamıştır.
Nizamülmülk Siyasetname adlı eserinde bin yıl öteden bu hususu bakınız nasıl ifade ediyor: “Şahsiyetsiz, asaletsiz ve faziletsiz kişileri büyük işlere memur ettiğimiz zaman bilginleri, asilleri ve faziletli kişileri kenara sürüp onları muattal yani işe yaramaz hale getirmiş oluruz.” Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de: “Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” buyurmuştur. Ehliyet, liyakat, adalet ve huzur özellikle devlet işlerinde birbirini besleyen kardeş kavramlardır. Burada verilecek en küçük bir tavizin kar topu misali gittikçe büyüyerek hangi zorluklara, Allah muhafaza, hangi yıkımlara yol açtığı yine tarih sayfalarında mevcuttur.
Mevki, konumu, unvanı ne olursa olsun, devlet hizmetinde bulunan her bir kardeşime şunu hatırlatmak isterim: Bu makamların her biri gelip geçicidir. Bu görevler, bu yetkiler bize milletin emanetidir. Aslolan halka samimiyetle hizmet ederek Hakkın rızasını kazanmak, milletimizin hayır duasına mazhar olabilmektir. Kamunun yararı diğer her şeyin üzerindedir. Her bir vatandaşımızın kamu hizmetlerinden eşit, adil ve etkin bir şekilde yararlanması bizim en temel önceliğimizdir. Bu anlamda görevini ve yetkisini kötüye kullanan, milletin talep ve beklentilerine cevap veremeyen, çözümün değil sorunun bir parçası olan, devletin saygınlığına, itibarına, kerim devlet kimliğimize halel getiren, kamunun mallarını ve kaynaklarını israf eden, hele hele Beytü’l-male el uzatan kimsenin gözünün yaşına bakmadık, bundan sonra da bakmayız.
Koltuğundan güç devşirerek hizmet etmekle yükümlü olduğu vatandaşa zulmeden hiç kimseye müsamaha göstermeyiz. Devlet demek düzen, nizam, intizam demektir. Devlet demek vatandaşına hizmet eden mekanizma demektir. Devlette de toplumda da nizamı yasalarla beraber vicdan sağlar. Dolayısıyla bir eylem veya işlemin yasalara uygun olması onun her zaman etik ve meşru olduğu anlamına gelmez. Kimsenin mevzuattaki boşluklardan faydalanarak “Ben yaptım oldu” diyerek milletimizin tek bir ferdinin bile hak ve hukukunu çiğnemesine müsaade etmeyiz.
Milletimize kamu hizmetlerini ulaştırmakla görevli kamu personelimizin bu noktalarda azami hassasiyet göstermelerini bekliyorum. Kamunun yararını ilk planda tutan, hukuka ve etik davranış ilkelerine uyan, vatandaşın derdine derman olmak için uğraşan, üstün bir vazife şuururyla çalışan her bir kardeşimin bu milletin başının üstünde yeri vardır. Bu arkadaşlarımı tebrik ediyor, Rabbim kendilerinden razı olsun diyorum.
İnsan odaklı bir devlet yönetimi, insanlara hizmet etmeyi önceleyen bir idare açısından etik kaideler en az kanun hükümleri kadar önemlidir. Etik kurallar sadece kamu görevlilerinin riayet edecekleri düzenlemeleri, hatta sınırlamaları ifade etmekle kalmaz. Aynı zamanda her kamu çalışanının işini hakkıyla yapmasını, devletine ve milletine hizmet etme şuuru ile hareket etmesini de sağlar. Bu şuurun güçlendirilmesi için kamu idaresinde etik kuralları 2005 yılında belirleyerek uygulamaya aldık.